Rosier’den 2021’e Özlem Dolu Sözler: “Beşiktaş’ta Her Şey Alev Gibiydi!”

Valentin Rosier O Günleri Anlattı: “Fransızca Konuşan Müthiş Bir Takımdık”

Beşiktaş’ın 2020/2021 sezonunda kazandığı çifte kupalı şampiyonluk yolculuğu, sadece başarılarla değil, aynı zamanda takım içindeki eşsiz uyumla da hatırlanıyor. O kadronun önemli parçalarından biri olan Valentin Rosier, yaptığı son açıklamada o döneme duyduğu özlemi dile getirdi.

Rosier, “Beşiktaş’ta genelde Fransızca konuştuğumuz çok iyi bir grup vardı. Rachid Ghezzal, Georges-Kévin N’Koudou, Vincent Aboubakar, Fabrice N’Sakala… Her şey gerçekten çok iyi gidiyordu,” sözleriyle o dönemdeki takım içi kimyayı anlattı.

2020/21 Sezonu: Beşiktaş’ın Efsane Şampiyonluğu

Siyah-beyazlılar, 2020/2021 sezonunda hem Süper Lig hem de Türkiye Kupası’nı kazanarak unutulmaz bir başarıya imza atmıştı. O dönem takım, sadece puan tablosunda değil, saha içindeki uyum ve birlikte oynama arzusu ile de dikkat çekmişti. Rosier’in açıklamaları bu ruh halini yansıtıyor:

“Aboubakar adeta alev almış gibiydi. Ben de goller atıyordum. Ghezzal’ın kaç asistle sezonu bitirdiğini bile bilmiyorum. Cyle Larin diye bir forvet vardı, ona topu on metre yükseklikten bile atsan gol atıyordu. Her şey sürekli yolunda gidiyordu.”

O Sezonun Parlayan Yıldızları

• Rachid Ghezzal: 17 asist, 8 gol ile sezonun asist kralı oldu ve takımın hücum gücünü yönlendirdi.
• Cyle Larin: 23 golle takımın en skorer oyuncusu olarak Beşiktaş tarihine geçti.
• Vincent Aboubakar: 15 gol, 5 asist ile oynadığı dönemde fark yarattı.
• Valentin Rosier: Sağ bek pozisyonundan 3 gol, 6 asistlik katkı vererek ofansif bir bek performansı sundu.
• N’Sakala ve N’Koudou: Dönem dönem ilk 11’de oynayarak fiziksel tempo ve derinlik sağladılar.

Bu oyuncu grubunun önemli bir ortak noktası, Fransızca konuşmalarıydı. Bu dil birliği, saha içi iletişimi ve uyumu doğrudan etkileyerek başarıya zemin hazırlamıştı.

Taktiksel Uyum, Takım Ruhu ve Teknik Liderlik

Sergen Yalçın yönetimindeki takım; dengeli savunma, hızlı geçiş oyunları ve bireysel performanslarla birleşmiş bir yapıya sahipti. Rosier’in açıklamaları, sadece bireysel performansların değil, aynı zamanda takım ruhunun ve arkadaşlık ilişkilerinin de bu başarıda pay sahibi olduğunu gözler önüne seriyor.

Beşiktaş’ın o sezonki başarısının temelinde, çok kültürlü ama bütünleşmiş bir kadro yapısı yatıyordu. Rosier’in ifadesiyle; “Her şey sürekli yolunda gidiyordu.”

Valentin Rosier: “Beşiktaş’a imza atmadan önce biraz tereddütlüydüm çünkü Türkiye’yi tanımıyordum. Evet, Beşiktaş’ın büyük bir kulüp olduğunu biliyordum ama yine de o ligi kafamda tam oturtamıyordum. Sonunda imzayı attım ama beni aslında başta istemeyen bir teknik direktör vardı. Beni gerçekten isteyen, ne pahasına olursa olsun isteyen kulüp başkanıydı.”

“Neden seni istemiyordu? Sebebi neydi?”

Valentin Rosier: “Türkiye’de işler biraz farklı yürüyor. Genelde yurt dışından oyuncu aldıklarında, bu oyuncular isim yapmış, tanınmış futbolcular oluyor. Yani zaten bilinen, piyasada adı olan oyuncular. Ama ben öyle biri değildim, beni kimse tanımıyordu. Bunu da hemen öğrenmedim, dört–beş ay sonra öğrendim. Aslında beni başta istememiş. Çünkü bizim o dönemki hoca, Türkiye’nin Zidane’ı gibiydi.”

Valentin Rosier: “Kontratımda öyle bir madde yoktu. Öyle keyfi bir şekilde seni kadro dışı bırakma hakkı yok. En kötüsü ne biliyor musun? Bundan belki bir hafta önce kulübe yeni gelen sportif direktörle konuşmuştum. Bana açıkça ‘Sen bu takım için önemli bir oyuncusun’ demişti. Bu yüzden gördüğüm o haberin gerçek olduğuna inanamadım.

Hemen şoförümü aradım. ‘Hadi gel, kulübe gidiyoruz’ dedim. Normalde gitmeyi bile düşünmezdim ama dayanamadım, kulübe gittim. Oraya vardığımda masörler, fizyoterapistler, oyuncular… kimse benimle konuşmaya cesaret edemedi. Çünkü herkes bunun ne kadar saçma, ne kadar garip bir durum olduğunu biliyordu.

Onana da oradaydı, Eric Bailly de geldi. Ama Aboubakar ve Rachid Ghezzal gelmedi. Ki bence akıllılık ettiler. Onlar benden daha zekice davrandı bu konuda, hiç gelmediler.

Sonra Onana’ya ‘Bu yaşanan tam bir delilik’ dedim. Zaman geçtikçe sinirim artıyordu, aklım almıyordu. Sonra kulüpte beklemeye başladım, sportif direktörlerle konuşmak istiyordum.

Gittim yanına, birkaç kişiyle birlikteydi. ‘Ne oluyor burada’ dedim. O da ‘Nasıl yani’ diye sordu. Ben de yükselmeye başladım, ‘Ne oluyor burada diyorum!’ dedim. O da, ‘Valla bilmiyorum’ dedi. ‘Nasıl bilmiyorsun?’ dedim. ‘Sen sportif direktörsün, ben kulüpten atılmışım, sen bunun nedenini bilmiyor musun?’ dedim.

Bana, ‘Yok, bilmiyorum. Bir toplantı yapılmış, karar orada verilmiş ama ben o toplantıda yoktum.’ dedi.”

Valentin Rosier: “Beşiktaş taraftarıyla ilişkim çok özeldi ama vedam hiç insanca olmadı, böyle bitmemeliydi. Beşiktaş’taki son sportif direktör çok zayıftı, dürüst olayım ciddiyetsizdi. Öncekiyle çalışmak keyifliydi ama bu sonuncusu insanı çıldırtıyordu.”

Valentin Rosier: Beşiktaş’ta son dönemdeki sportif direktör çok ciddiyetsizdi. Belki biraz ağır olacak ama gerçekten çok zayıftı. Önceki sportif direktörle çalışmak keyifliydi. Ama bu sonuncusu… Çıldırtıyordu insanı. Kontratımda kadro dışı bırakma maddesi yoktu. Haberi görünce inanamadım. Onana’yla sportif direktörün yanına gittik. Çok sinirliydim.

Kaynak: Begikad TV